Fâ’ilâtün – Fâ’ilâtün – Fâ’ilâtün – Fâ’ilün
Ey mezâk-ı câna cevrün şehd ü şekker tek lezîz
Dem-be-dem zehr-i gamun kand-i mükerrer tek lezîz
Ey cefa ve çevrin can damağına bal ve şeker gibi tatlı gelen (sevgin)! Her an gamının zehri tekrar tekrar kaynatılmış şeker gibi lezzetlidir.
Mezâk: Zevk alma, tat duyma; tad alma yeri, damak; zevk, tat anlamlarına gelir. Arapçada bu kalıpla yapılan kelimelere • mastar-1 mimi; mimli mastar» denir. İsim – fiil, yer ve zaman adları yapılır. Burada canın tat alma yeri olarak kullanılmıştır.
Âteş-i berk-i firakun nâr-ı dûzah tek elîm
Cür’a-i câm-ı visâlün âb-ı kevser tek lezîz
Ayrılığının yıldırımının ateşi cehennem ateşi gibi elem vericidir. Vuslatının kadehinin bir yudumu Kevser suyu gibi lezzetlidir.
Ayrılık ateşi düştüğü yeri yakıp yok eden yıldırıma benzetilmiştir. Kevser: Cennete akan tatlı bir su. Ateş ve su tezatlıdır.
Şerh ahvâlüm sana meste nasîhat kimi telh
Telh güf târun mana mahmûra sâğar tek lezîz
Durumumu sana açıklamak sarhoşa nasihat vermek gibi acı gelir. Senin acı sözün bana baş ağrısı çeken sarhoşa şarap içmek gibi tatlıdır.
Mahmur: Sarhoşluğun verdiği humar denen baş ağrısı ve sersemliktir. Sarhoş, başındaki ağrıyı ve sersemliği şarap içerek gidermek istediği için acı sözün mahmura şarap gibi tatlı gelir denmiştir. Şarabın tadı acı olmakla birlikte sarhoşa tatlı gelir. Sevgilinin acı sözü de şair için mahmura şarap içmek gibi tatildir. Acı ile tatlı arasında tezat sanatı vardır. Kadeh anlamına gelen sağar kelimesiyle kadehin içindeki şarap kastedilmiş olup mecaz-ı mürsel sanatı yapılmıştır.
Dâğ-ı ışkun derdi zevk-i saltanat tek dil-pezîr
Hâk-i kûyun seyri feth-i heft kişver tek lezîz
Aşkının yarasının derdi saltanat zevki gibi gönül çekicidir. Köyünün toprağını gezip dolaşmak, yedi ülke fethetmek gibi tatlıdır.
N’ola bulsam zevk köydürdükçe göğsüm üzre dâğ
Ehli derde dâğ olur bî-derde zîver tek leziz
Göğsümün üzerine kızgın dağ vurulmasından zevk alsam buna şaşırmamalı. Dertliye yara, dertsize süs gibi zevk gelir.
Dâğ, yanık yarası demektir. Kızgın demirle damga vurulurken meydana gelen yara. Şiirde aşk ateşinden meydana gelen yaradır. Damga yarası, şeklinden ve kırmızılığından dolayı güle benzetilir. Burada Fuzûli aşk yarasının meydana getirdiği yaranın vücudunu süslemesinden zevk aldığını söylüyor.
Tâze tâze dâğ-ı derdündür dil-i sûzânuma
Fi’1-mesel hırs ehline cem’iyyet-i zer tek lezîz
Aşk ateşiyle yanan gönlüme senin derdinin taze taze yaraları bu hırslı insana altın biriktirmek gibi tatlı gelir.
Ateşle dağlamak suretiyle meydana gelen yara, şeklinden ve kırmızılığından dolayı altın paraya benzetilmiştir.
Ey Fuzûlî âlemün gördüm kamu ni’metlerin
Hiç ni’met görmedüm dîdâr-i dilber tek lezîz
Ey Fuzûli! Dünyanın bütün nimetlerini gördüm. Sevgilinin yüzü gibi tatlı hiç nimet görmedim.