mef’ûlü / fâ’ilâtü / mefâ’îlü / fâ’ilün
Sâgar habâb-ı mevce-i mehtâbdır bana bu şeb
Fânûs bahr-ı nûrda girdâbdır bu şeb
Benim için bu gece kadeh, ay ışığı dalgasının yarattığı hava kabarcığıdır. Nur denizindeki girdap ise bir lambadır.
Rindan yâd-ı çeşm-i siyeh-mest-i yâr ile
Peygûle-gir-i kûşe-i mihrâbdır bu şeb
Rindler, bu gece sevgilinin aşırı sarhoş gözünü hatırlayarak mihrabın köşesine sığınmışlardır.
Yek-reng feyz-i sâkî ile bezm-i gülsitân
Her câm-ı bâde bir gül-i sirâbdır bu şeb
İçki dağıtan güzelin bol bol şarap doldurmasıyla gül bahçesi meclisi kıpkırmızı oldu. Bu gece her şarap kadehi suya kanmış gül gibidir.
Rûşen-dilân ‘ıkd-ı güherden nişân verir
Pervîn sirişk-i meclis-i ahbâbdır bu şeb
Meclisteki aydınlık gönüllü dostlar, şeklen bir gerdanlığı anımsatıyorlar. Bu gece dostlar meclisinde akan gözyaşı ise Ülker yıldızına benziyor.
Çeşm ıztırâb-ı lerziş-i endâm-ı yârda
Her katre eşk dâne-i sîm-âbdır bu şeb
Göz, sevgilinin salınışının ıstırabında her damla gözyaşı bu gece kanlı bir su tanesidir.
Müjgân-ı ehl-i ‘aşk biter câm-ı hârde
Gülzâr seyr-i çeşme-yi hûnâbdır bu şeb
Aşk ehlinin kirpikleri dikenlik yerde biter. Bu gece gül bahçesi, kanlı çeşmeye dönüşmüştür.
Seng-i nişân hâbde tîz eyler el-hazer
Tig-i nigâhı sanma girân-hâbdır bu şeb
Sevgilinin bir kılıca benzeyen bakışını bu gece derin uykuda sanma. Dikkat et, uykunun arasında bu kılıcı keskinleştirmektedir.
Gâlib nigâh-ı vasfını tesvîd eder meger
Kagıd siyeh bahâr-ı mey-i nâbdır bu şeb
Galip, senin bakışının niteliklerini karalıyor. Kağıt, saf şarabın etkisiyle, siyah çiçeklerle dolmuştur.