1885 yılında parnasizme tepki olarak Fransa’da ortaya çıkmıştır. Parnasizmi savunanlar insan duygularına, izlenimlere önem vermiyorlardı. Onlar için önemli olan gerçekti, düşüncelerdi. Sembolistler bu anlayışa karşı çıkmış, duygusallığa, insanın iç dünyasına yönelmişlerdir. Onlara göre somut varlıklar, dış dünya ile insanın duyuları arasında köprü kurmaya yarayan birer simgedir. Çünkü dış gerçek ancak insanın algılayış biçimiyle var olur. Yani insan onu nasıl algılıyorsa öyle değerlendirilir. Sembolistler, semboller aracılığıyla dış çevrenin insan üzerindeki etkilerini ve izlenimlerini anlatmışlardır.
Sembolistler şiiri sessiz bir şarkı olarak tanımlamışlar ve müziği şiirin amacı durumuna getirmişlerdir. Onlara göre şiir düşüncelere değil duygulara seslenmelidir; çünkü şiir bir şey anlatmak için yazılmaz. Şiirde anlam kapalı olmalıdır ve herkes kendince yorum getirebilmelidir. Sözcüğün anlam değerinden çok müzikal değeri önemlidir. Anlam kapanıklığı ve farklı çağrışımlar yaratabilme amacı, bol bol mecaz ve istiarelerin kullanılmasına yol açmış, dolayısıyla dil de ağırlaşmıştır.
Sembolizmde Kafiye önemsenmemiştir.
Temel Öğeleri;
Sembol
Simge
İmge
Musiki
Ahenk
Ayışığı
Alacakaranlık
Gerçeklerden kaçış
Sembolizmin önemli temsilcileri;
- Ahmet Haşim
- Cenap Şahabettin
- Ahmet Muhip Dranas
- Cahit Sıtkı Tarancı
- Baudelaire
- Rimbaud
- Mallarme
- Valery
- Verlaine
- Edgar Allan Poe