عشق آتش تجلى منصوردر بكا
هر چوب داربر شجر طوردر بكا
‘Aşk âteşi tecellî-i Mansûr‘dur baňa
Her çȗb-ı dâr bir şecer-i Tȗrdur baňa
Aşk bana Mansûr’a olan tecellideki ateş olarak görünür. Darağacının her direği de benîm için bir Tûr dağı ağacı gibidir.
اول سرو كولفروش تجلى جلوه دن
هر نخل آه بر شجر طور در بكا
Ol serv-i gül-fürûş-ı tecellî-i cilveden
Her naḫl-i âh bir şecer-i Tur’dur baňa
O cilve gösteren gül satıcısı servi boylu güzel için çektiğim her fidana benzeyen ah benim için bir bir Tûr dağı ağacı gibidir.
سمت بلاده بلله مشم دار وحدتى
سنك نشان مناره منصوردر بكا
Semt-i belâda bellemişim dâr-ı vahdeti
Seng-i nişân minâre-i Mansûr’dur baňa
Tanrı Birliği evinin belâ, ızdırap semtinde olduğunu biliyorum. İşaret taşı da bana göre Mansûr’un minaresidir.
تبلرزه زاد كوهر غلطان غربتم
مهر صدف صباح نشابوردر بكا
Teb-lerze-zâd gevher-i ġalṭân-ı ġurbetim
Mihr-i ṣadef ṣabâḥ-ı Nişâbȗr’dur baňa
Sıtma nöbetinin titremesinden doğup gurbete düşmüş bir inciyim. Sedefe benzeyen güneş bana Nişâbûr sabahı gibi titrer görünür.
رهدان غيبم اويله كه عنقاى وحشتك
عرض رفاقت ايتديكى مشهوردر بكا
Rehdân-ı ġaybum öyle ki ‘ankâ-ı vahşetüň
‘Arż-ı refâķat etdiği meşhȗrdur baňa
Bilinmezlik aleminin (gaybın) yolunu öyle iyi bilirim ki, ıssızlık ve yalnızlık Ankâsının bana yoldaşlık sunduğunu herkes bilir.
كويا خيال خط لبكله مژه مده خون
باغ وفاده طوطى زنبوردر بكا
Gȗyâ ḫayâl-i ḫaṭṭ-ı lebüňle müjemde ḫȗn
Bâġ-ı vefada ṭûṭî-î zenbûrdur baňa
Dudağının üzerindeki tüylerin hayaliyle döktüğüm yaşlardan kirpiğime bulaşan kan bana sanki vefa bağındaki geveze bir papağan gibi görünüyor.
چكمم خمار چين جبين سر كذشت جم
نقش كل پياله فغفور در بكا
Çekmem ḫumâr-ı Çîn-i cebîn sergüẕeşt-i Cem
Naķş-ı gül-i piyâle-i faġfȗrdur baňa
Alın kırışıklığının acısını, ağrısını çekmem. Cem’in macerası bana bir Çin kadehinin üzerindeki gül resmi gibidir.
بقامز صفاى ساغر زرينه مست عشق
كيمياى عين او نركس مخموردر بكا
Baķmaz ṣafâ-yı sâġar-ı zerrîne mest-i ‘aşķ
Kîmyâ-yı ‘ayn o nergis-i maḫmȗrdur baňa
Aşk sarhoşu altın kadehin verdiği neşeye kanmaz. Bana göre o mahmur nergis gözün kimyasıdır.
صد ميخ تير هجرله بو سينه خراب
مشق فغانه تخته سنطوردر بكا
Ṣad mîḫ-i tîr-i hicr ile bu sîne-i ḫarâb
Meşķ-i fiġâna taḫta-i sünṭurdur baňa
Yüz ayrılık okunun çivisi ile harap olmuş bu göğsüm inilti meşki için kanun tahtası oldu.
باغلندى تار كاكلنه نغمه جنون
زنجيرلر ترانه طنبوردر بكا
Baġlandı târ-ı kâkülüne naġme-i cünȗn
Zencîrler terâne-i ṭanbȗrdur baňa
Deliliğin nağmesi senin saçının tellerine bağlandı. Zincirlerin sesleri bana tanbur nağmesi gibi geliyor.
قانلر آقار عجب كه بو چشمسفيددن
خونابه خيز او چشمه كافوردر بكا
Ķanlar aķar ‘aceb ki bu çeşm-i sefidden
Ḫȗnâbe-i ḫîz o çeşme-i kâfȗrdur baňa
Ne tuhaf ki bu ağarmış gözden kanlar akar. O kâfur pınarından kanlı sular fışkırır.
مانند ژاله سالك مجزوب عشقيم
غالب دمم كه شمس خدادور در بكا
Mânend-i jâle sâlik-i meczûb-ı ‘aşķıyım
Ġâlib dimem ki şems-i Ḫudâ dȗrdur baňa
Sevgilinin aşkı yolunda, çiğ tanesi gibi meczup bir yolcuyum. Gâlib! Tanrı güneşinin bana uzak olduğunu söyleyemem.
بخش ايتدى خاك روبى اكسير در كهك
اول حضرتك عنايتى موفوردر بكا
Baḫş itdi ḫâk-rûbî-i iksîr-i dergehüň
Ol ḥażretüň ‘inâyeti mevfȗrdur baňa
O hazretin bana iyiliği ne kadar çoktur: Bana ulu makamın iksire benzeyen tozunun toprağının süpürücülüğü görevini bağışladı.
Mef’ûlü fâilâtü mefâ’îIü fâ’ilün